Page 530 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 530
Açıklamalı ve İçtihatlı Belediyelerde Emlak Vergisi Uygulaması
fin adresi biliniyorsa bu bilinen adreslere tebliğ yolları ve imkânları denenmeden doğ-
rudan ilanen tebliğ yoluna gidilemez. 1132 Nitekim bu husus Danıştay kararlarında
açıkça belirtilmektedir. Danıştay tarafından verilen bir kararda: “Bilinen adrese posta
ile tebliğ yoluna gidilmediği tespit edildiğinden, daha önce terk edildiği bilinen adreste
düzenlenen adres tespit tutanağına dayanılarak ilanen tebliğ şartlarının oluşmayacağı
…” belirtilmektedir. 1133
1590. Emlak vergisi açısından, ilanen tebliğ yapılabilecek hal, bilinen adrese 2 defa posta
veya memur vasıtasıyla gönderilen evrakın tebliğ edilememiş olması durumudur. 1134
1591. İlanın yapılacağı şekil, Vergi Usul Kanunu’nun 104’üncü maddesinde belirtilmiş olup
buna göre, ilanen tebliğlerde yapılması gereken temel üç işlem bulunmaktadır: İlan
yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır. İlan yazısı-
nın bir sureti mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilir. 1135
Ayrıca tebliğin konusunu oluşturan miktara göre belirlenen gazete ilanı verilir. İlan
şekli, vergi aslı tutarı dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu durum özellikle gazete
ilanları işleminde önem taşımaktadır. Zira ilan yazısının ilan koymaya mahsus mahal-
1132 Danıştay 3. Dairesi’nin 20.5.1998 tarih ve E:1997/1359, K:1998/1723 sayılı kararı. Bu konuyla ilgili, Danıştay 9.
Dairesi’nin 09.06.2004 tarih ve E:2002/2751, K:2004/3948 sayılı kararı; yükümlünün bilinen adresine kamu alaca-
ğının ödenmesi için herhangi bir tebliğ yoluna gidilmeden, ilan yolu ile tebligata gidilmesinin kanuna aykırı olduğu;
Danıştay 3. Dairesi’nin 01.02.1984 tarih ve E:1983/1892, K:1984/197 sayılı kararı; adresi bilinen mükelleflere
posta ile tebliğ yolları denenmeden ilan yolu ile tebliğ yapılamayacağı gibi gazete ile tebliğ edildikten sonra memur
eliyle tebliğ edilememesinin ilan yolu ile yapılan tebliğe hukukilik kazandıramayacağı; Danıştay Vergi Dava Daireleri
Genel Kurulu’nun 17.10.2003 tarih ve E:2003/132, K:2003/388 sayılı kararı; bilinen adreslerinde bulunamayan
davacıya ihbarnamelerin ilanen tebliğ edilmesi üzerine ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı;
Danıştay 7. Dairesi’nin 11.06.2001 tarih ve E:2000/2371, K:2001/2173 sayılı kararı; muhatabın en son adres
olarak gösterdiği adreste tanınmaması nedeniyle tebligat yapılamadığından ilanen tebliğ yoluna gidilerek tahakkuk
eden ve ödenmeyen vergi ve cezaların tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanu-
nu’nun 103’üncü maddesine aykırılık bulunmadığı, yönündedir.
1133 Danıştay 9. Dairesi’nin 09.03.2005 tarih ve E:2003/2571, K:2005/494 sayılı kararı.
1134 Danıştay 4. Dairesi’nin, 19.11.1998 tarih ve E:1997/5965, K:1998/4358 sayılı kararı; Vergi Usul Kanunu’nun
102/4’üncü maddesine göre; muhatabın bulunamaması halinde münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılacağı
ve ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilmeyerek iade olunursa ilanen tebliğ yoluna gidilebile-
ceği; ikince kez tebliğe çalışılmadan ilanen tebliğ yoluna gidilemeyeceği, yönündedir. Aynı konuda, Danıştay 7. Daire-
si’nin, 02.11.1998 tarih ve E:1997/3115, K:1998/3686 sayılı kararı; tebliğ evrakının muhatabın adresinde buluna-
madığından bahisle iade edilmesi halinde tebliğin makul bir süre sonra yeniden yapılması ve bu kez de muhatabın
adresinde bulunamaması halinde ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerektiği, Danıştay 3. Dairesi’nin 27.06.1984 tarih ve
E:1984/31, K:1984/2267 sayılı kararı; gösterilen adresten geçici olarak ayrıldığı anlaşılan muhataba ikinci defa
tebliğe gidilmeden ilanen tebliğ yapılamayacağı; Danıştay 9. Dairesi’nin 11.06.1984 tarih ve E:1982/562,
K:1984/2328 sayılı kararı; muhatabın geçici olarak başka bir yerde olduğu saptandığına göre ikinci defa tebliğe
çıkarılmaksızın ilanen tebliğ hükümlerinin uygulanmasında yasaya uyarlık bulunmadığı; Danıştay 4. Dairesi’nin
21.02.1995 tarih ve E:1994/3621, K:1995/816 sayılı kararı; ilan yoluyla tebliğ, mükellefiyet adresinin bilinmemesi
halinde başvurulacak bir tebliğ şekli olup, adreste bulunmadığı usulüne uygun şekil de saptanmadıkça yükümlülere,
bu yolla yapılacak tebliği hüküm ifade etmeyeceğinden, tebligattaki bu usulsüzlük nedeniyle kesinleşmeyen kamu
alacağının tahsili için ödeme emri düzenlenmesinin mümkün olmadığı, yönündedir.
1135 Danıştay 9. Dairesi’nin 17.03.1998 tarih ve E:1997/4664, K:1998/1221 sayılı kararı; ilanen tebligatın usulüne
uygun olabilmesi için gazetede çıkan ilan yazısının tebliğ yapan dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılması
ve bir suretinin mükellefin bilinen son adresine bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesi gerektiği; Danıştay 9. Daire-
si’nin 07.01.1982 tarih ve E:1980/512, K:1982/57 sayılı kararı; ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus
mahalline asıldığı ve bir suretinin de muhtarlığa gönderildiği anlaşıldığından yükümlü adına ödeme emri tanziminde
yasaya aykırılık bulunmadığı; Danıştay 4. Dairesi’nin 22.01.1996 tarih ve E:1995/2458, K:1996/219 sayılı kararı;
ilanen yapılacak tebligatlarda tebliğin ilgili bulunduğu vergi türü, dönemi ve tutarının ilan yazılarında yer alması,
ayrıca ilan yazısının vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılıp bir suretinin mükellefin bilinen son adresi-
nin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesi gerektiği, ilanen tebliğin bu şekilde usulüne uygun olarak yapılmaması
halinde kesinleşmiş bir amme alacağından söz edilemeyeceği, yönündedir.
502 | TBB