Page 537 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 537
Tebligat
önüne alınarak, davanın esası hakkında karar verilecektir. Bu konuda Vergi Usul Ka-
nunu’nda hüküm bulunmamakla birlikte, Tebligat Kanunu’nun 32’nci maddesinde,
tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması durumunda, muhatabın tebliğe muttali olmuş
ise tebliğin geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak
kabul edileceği düzenlenmiştir. 1147
1.8.1. Tebliğ Evrakında Hata
1610. Vergi Usul Kanunu’nun “Hatalı Tebliğler” başlıklı 108’inci maddesi tebliğ evrakındaki
hatalarla ilgilidir. Burada söz edilen hatalar, tebligat işlemine ait değil de tebliğ edilen
işleme veya evraka ait olan hatalardır.
1611. Madde metnine göre, tebliğ edilecek vesikalar esası etkilemeyen şekil hatalarından
dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmezler. Ancak vergiye ilişkin ihbarnamelerde; mükel-
lefin adının, verginin nev’i veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin
hiç yazılmamış olması tebliği hükümsüz kılar. Ayrıca tebliğ edilecek vesikaların görevli
bir makam tarafından tanzim edilmemiş olması da vesikayı hükümsüz kılar.
1612. Buna göre; tebliğ olunan belgelerdeki esası etkilemeyen şekil hataları belgenin
hukuki değerini etkilememektedir. Yani tebliğ olunan belgede esasa ilişkin olmayan
şekil hatalarının bulunması tebligatı geçersiz hale getirmez. Fakat tebliğ konusu bel-
gede mükellefin adının, verginin türünün, vergi miktarının ya da dava açma süresinin
hiç yazılmamış olması veya tebliğ konusu belgenin görevli olmayan bir makamca dü-
zenlenmiş olması durumlarında söz konusu bu tür şekil hataları tebliğ edilen belgeyi
geçersiz kılacaktır.
1613. Esasen bu madde ile tebliğ edilecek bir evrakta bulunması zorunlu olan hususlar
ortaya konulmuştur. Buna göre tebliğ konusu evrakta; işlemi yapan yetkili idarenin,
mükellefin adının, verginin tür ve tutarının, bu işleme karşı dava açma süresinin yer
alması gerekmektedir. Özellikle dava konusu evrakta dava açma veya itiraz süresi ile
mercii belirtilmediği durumlarda vergi mahkemesinde açılacak davada bu tebligatla-
rın geçersiz sayıldığını ve bu tebligatlara dayalı işlemlerin iptal edildiğini, Danıştay’ın
istikrar kazanan kararlarının bu yönde olduğunu belirtmek, dikkatten kaçan bir husus
olması bakımından, yerinde olacaktır. 1148
1147 Danıştay 4. Dairesi’nin 08.04.2002 tarih ve E:2001/4914, K:2002/1461 sayılı kararında; usulsüz tebliğde,
öğrenme tarihine göre süresinde açılan davanın, öğrenme tarihine göre değil de tebliğ tarihi esas alınarak verilen
mahkeme kararında isabet görülmediği, belirtilmiştir. Bu karara göre; Tebligat Kanunu’nun 32’nci maddesi vergilen-
dirme ile ilgili vesikaların tebliğinde uygulanabilecektir. Ayrıca, Danıştay 4. Dairesi’nin 15.03.1999 tarih ve
E:1998/906, K:1999/1052 sayılı kararı; hatalı tebligatlarda, muhatabın, tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin
tebliğ tarihi addolunacağı, yönündedir.
1148 Danıştay 5. Dairesi’nin 13.11.2006 tarih ve E:2005/2134, K:2006/2156 sayılı kararında; tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içinde dava açılması gereken ödeme emirlerinin içeriğinde, bu bilgiye yer verilmediğinden, bu ödeme
emirlerine karşı açılan davada, dava açma suresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmadığı, belirtilmek-
tedir.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tavsiye kararlarında da, idarece, kararlarına karşı mükelleflerin başvuru yollarının
gösterilmesi gerektiğinin altı çizilmektedir. Örneğin; 11.01.2018 tarih ve E.560 sayılı 2017/8998 Başvuru No.lu
kararı, 29.09.2016 tarih ve 2016/1375 Şikâyet No.lu kararı gibi tavsiye kararlarında; İyi Yönetim İlkeleri Yönünden
TBB | 509