Page 539 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 539
Tebligat
yapılarak tebligat işlemi geçersiz sayılmaktadır. 1150 Dolayısıyla, ilan yoluyla tebligatın
mükellefin adresinde bulunamaması ve/veya mükellefin adresinin bilinmemesi halle-
rine münhasır olduğu ortaya çıkmaktadır.
1615.3. Tebliğ işleminin, kanunen kendine tebliğ yapılabilecek şahıslar yerine başkalarına
yapılması da bir sakatlık nedenidir. Örneğin kanuni temsilci, umumi vekilleri veya
vergi cezası kesilenler dışındakileri yapılan tebligat, 1151 mükellefin boşandığı eşine
yapılan tebligat, 1152 tasfiye halinde olan şirkete ilişkin tasfiye memuruna yapılmayan
tebligat, 1153 yetkili olmayan tüzel kişi temsilcilerine yapılan tebligat, 1154 gibi.
1615.4. Mükellefin yeni adresi bilindiği halde eski adresine yapılan tebligat 1155 da geçersiz
olmaktadır. Diğer bir deyişle, vergi idaresinin kendisine en son bildirilen (veya tespit
edilen) ve en güncel olan adrese tebliğ yapma zorunluluğuna uymaması da tebligatı
dolayısıyla bu tebligata dayanan vergisel işlemi sakatlamaktadır.
1150 Örneğin, Danıştay 9. Dairesinin 09.06.2004 tarih ve E: 2002/2751, K:2004/3948 sayılı kararında; yükümlünün
bilinen adresine kamu alacağının ödenmesi için herhangi bir tebliğ yoluna gidilmeden, ilan yolu ile tebligata gidilme-
sinin kanuna aykırı olduğu, belirtilmektedir.
1151 Örneğin, Danıştay 4. Dairesi’nin 29.11.2000 tarih ve E:1999/4568, K:2000/4962 sayılı kararında: Vergi Usul
Kanununda, tahakkuk fişi dışındaki vergilendirme ile ilgili diğer bütün belgelerin ve yazıların adresleri bilinen gerçek
ve tüzel kişilere posta yoluyla ilmühaberli - taahhütlü olarak tebliğ edileceği, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni
temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı hükme bağlanmıştır. Olayda, kanundaki bu
düzenlemeye uyulmayarak köy aza’sına tebliğ edilen bilgi isteme yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş
olması, davacının İdare’ye bilgi vermiş olması ve bilgilerin gerçeği yansıtmadığı hususunda somut veriler ortaya
konmamış olması sebepleriyle ... yasal isabet yoktur, ifadesi yer almaktadır.
1152 Danıştay 11. Dairesi’nin 06.11.1996 tarih ve E:1995/3886 ve, K:1996/3902 sayılı kararı.
1153 Örneğin, Danıştay 4. Dairesi’nin 18.12.1995 tarih ve E:1995/4216, K:1995/5696 sayıl kararı bu yöndedir. Ve
yine Danıştay 4. Dairesi’nin 7.4.2004 tarih ve E:2003/1554, K:2004/686 sayılı kararında; yapılan tarhiyata ilişkin
ihbarnamelerin, bilinen adreslere tebliğ edilememesi nedeniyle ilanen tebliğ yoluna gidilmiş, ödeme emirleri ise iflas
masasına tebliğ edilmişse de; davacı kurumun iflas ettiği tarihten itibaren yapılacak tüm tebligatların iflas masasına
yapılması gerekirken olayda kanuna uygun olarak tebliğ yapılmadığından ve usulüne uygun tebliğ edilmeyen ihbar-
nameler nedeniyle kesinleşen bir kamu alacağından bahsedilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emirlerinin iptali
gerekmektedir, ifadesi yer almaktadır.
1154 Danıştay 4. Dairesi’nin 02.06.1997 tarih ve E:1997/4159 ve, K:1998/2365 sayılı kararı.
Ancak tebligat yapılan kişinini yetkili olup olmadığı hususunda dikkat çeken bazı özelliklere bulunduğunu belirtmek
amacıyla; Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 22.4.2005 tarih ve E:2005/64, K:2005/121 sayılı kararın-
da; davacı, uyuşmazlığa konu ödeme emirlerinin dayanağını oluşturan ihbarnamelerin kendisinin işyerinde bulunma-
dığı bir sırada “...” isimli bir bayana tebliğ edildiğini ve kendisinin tarhiyattan dava açma süresinin sona ermesinden
sonra haberdar olduğunu ileri sürerek, ödeme emirlerinin iptalini istemişse de; davacı tarafından tebliğ zarfında yer
alan adresin kendisine ait olmadığı yönünde bir iddiada bulunulmamış olması, iş saatleri dahilinde “personel ...”
kaydıyla imza karşılığı tebliğ edilen evrakın, kendisinin bulunmadığı sırada tanımadığı bir şahıs tarafından teslim
alınmasının da normal ve mutad olmaması sebepleriyle, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olan ihbarnameler
dolayısıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık yoktur, ifadesinin yer aldığını; Danıştay 7. Dairesi’nin
17.5.2004 ve E:2002/425, K:2004/1316 sayılı kararında; “belge isteme yazısının tebliğ edildiği şahsın davacının
çalışanı olduğu yolunda yapılmış bir tespit olmaması, dolaysıyla da davacıya usulüne uygun yapılmış bir tebligattan
bahsedilemeyecek olması sebebiyle yerel mahkemece iptal edilmişse de; belge isteme yazısı davacının işyeri adresi
yazılarak tebliğe çıkarılmış ve bu adreste yeğeni olduğu belirtilen şahsa tebliğ edilmiş olduğundan ve tebliğ edilen
adreste tebligatı alan kişinin aksi kanıtlanmadığı sürece tebligatı almaya yetkili olduğunun kabulü gerekeceğin-
den,…yapılan tarhiyat hukuka uygundur, ifadesinin yer aldığını belirtmek yerinde olacaktır. Ayrıca, Danıştay
7.Dairesi’nin 21.04.1999 tarih ve E:1998/759, K:1999/1612 sayılı kararında; muhtap tüzel kişi şirket adına yapılan
tahakkuka ilişkin tebligatın, şirket ortaklarından birinin şahsi işletmesindeki işçisine yapılamayacağına, hükmetmiştir.
1155 Danıştay 9. Dairesi’nin 09.03.2005 tarih ve E:2003/2571, K:2005/494 sayılı kararı.
TBB | 511