Page 624 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 624
Açıklamalı ve İçtihatlı Belediyelerde Emlak Vergisi Uygulaması
12) Harcırah Kanun’una göre yapılan ödemeler,
13) 2022 sayılı Kanun 1363 uyarınca bağlanan aylıklar.
1864.1. 6183 sayılı Kanun’un 71’inci maddesi uyarınca; aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler,
intifa hakları ve hâsılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve
emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczolunabilir. Ancak haczo-
lunacak miktar bunların üçte birinden çok, dörtte birinden az olamaz. Asgari ücreti
aşmayan aylık gelirlerin, onda birinden fazlası haczolunamaz.
1864.2. 6183 sayılı Kanun’un 72’nci maddesi uyarınca; yetişmemiş her nevi toprak ve ağaç
mahsulleri, yetişmeleri zamanından geriye doğru iki ay içinde haczolunabilir. Bu suret-
le haczedilmiş olan mahsullerin borçlu tarafından başkasına devri, haczi yapan tahsil
sip olduğu dolayısıyla haczedilemeyeceği hususu ileri sürülerek, yeterli araştırma yapılmadan başlatılan haciz işlemle-
rinin yasal olmadığı gerekçesiyle itiraz edilebileceği ve hacze karşı, 30 gün içinde (ihtiyati hacze karşı 15 gün içinde)
vergi mahkemeleri nezdinde dava açmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede konuya ilişkin özelge ve
mahkeme kararlarına şunlar örnek olarak verilebilecektir:
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 20.11.2009 tarih ve E:2008/375, K:2009/594 sayılı kararında; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un haczedilemeyecek malların gösterildiği 70. maddesinin 11. ben-
dinde, borçlunun haline münasip evinin, ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alabilecek
miktar borçluya bırakılmak üzere haczedilebileceği kurala bağlanmıştır. Kamu borçlusunun kendisinin ve ailesinin
ikametgahı da olan konutunun hiçbir koşulda haczedilemeyeceği yolunda yapılmış bir düzenleme yoksa da konut
olarak kullanılan taşınmazına haciz konulan borçlunun, mahcuzun değerinin; bulunduğu yer ve özellikleri ile
borçlunun aile yapısı ve bu yapı içinde yaşantısına uygun olan bir konut edilmesine elverişli olan değerden daha
fazla olmadığının iddia edilebileceği ve 11. bentte yapılan düzenlemeden, borçlunun haline münasip bir ev alına-
bilecek değerdeki taşınmazın haczinin caiz olmadığı anlaşıldığından, bu iddia ile açılan davanın incelenmesi
sırasında mahcuzun daha fazla değerde olduğu kanıtlanamadığı takdirde haczin kaldırılmasına karar verilmesi
gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır, ifadesi; Danıştay 3. Dairesi’nin 10.02.2004 tarih ve E:2002/2790, K:2004/268
sayılı kararında; borçlunun evinin haline münasip bir evden daha fazla değere sahip olduğunun alacaklı amme idare-
since tespit edilmesi gerekirken idarece, bu yönde yapılmış bir tespit olmaksızın borçlunun evine haciz uygulanması
yasaya uygun değil ise de; vergi mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda
hacizli gayrimenkulün özellikleri ve değeri tespit edilmiş olup bu özellikler ile borçlunun aile yapısı, borçlu ile aynı
konutta ikamet etmek durumunda bulunan birey sayısı, bunların sosyal konumları ve ihtiyaçları gibi ölçülerin birlikte
değerlendirilmesi suretiyle haczedilen evin, borçlunun haline münasip olup olmadığı hususunda bir sonuca varılması
mümkün olacağından bu yönde bir inceleme yapılmadan verilen kararda yasal uygunluk bulunmamaktadır ifadesi;
Danıştay 3. Dairesi’nin 27.01.2004 tarih ve E:2002/1144, K:2004/162 sayılı kararında; hacizli gayrimenkulün değer
tespiti için düzenlenen bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar, 6183 sayılı Yasanın 70'inci maddesinin 11'inci bendi
hükmü yönünden değerlendirildiğinde, hacizli gayrimenkulün satılıp satış tutarından haline münasip bir ev satın
alınabilecek miktarının borçluya bırakılması kaydıyla davacının sahibi olduğu tek evinin de haczedilebileceği sonucu-
na varıldığından, davanın reddi yolundaki mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür, ifadesi; Danıştay 4.
Dairesi’nin, 25.09.1989 tarih ve E:1987/1346, K:1989/3286 sayılı kararında; davacının hacizli gayrimenkulünden
başka gayrimenkulünün bulunmadığı dosya münderecatından anlaşılmaktadır. Davacının mesken olarak kendinin ve
ailesinin kullandığı gayrimenkulün haline münasip bir yerden daha fazla değere sahip olduğu tespit olunmadan
haczedilerek satışına karar verilmesinde, 6183 sayılı Kanunu 70. Maddesinin 11. Bendi karşısında isabet yoktur.
Dava konusu işlemin iptali anlamına gelen, davanın kabulü yolundaki mahkeme kararı sonucu itibariyle yerinde ve
kanuna uygundur, ifadesi yer almaktadır.
Konuya ilişkin Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, B.07.1.GİB.4.06.18.03/6183-062-1759/70 sayılı özelgesinde de:
Bilindiği üzere; 6183 sayılı Kanun’un 62’nci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen borcunu
ödemeyen borçlunun, mal bildiriminde gösterdiği veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar
elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil
dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmış ise de; Kanun’un 70’inci maddesinde haczedilemeyecek mallar
sayılmış olup, maddenin 11 inci bendinde de ‘Borçlunun haline münasip evi’ ancak evin değeri fazla ise bedelinden
haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere satılabilir” denilmektedir. Bu itibarla; borçlunun
başkaca menkul ve gayrimenkul malının hak ve alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, yapılan araştırma
neticesinde ödevlinin dilekçesinde iddia ettiği gibi oturabileceği başkaca bir evinin bulunmaması ve mükellefin hac-
zedilen evine satış komisyonunca tespit edilecek rayiç değer dikkate alınmak suretiyle satış bedelinden haline müna-
sip bir evin satın alınamayacağı kanaatinin oluşması halinde, gayrimenkulün satışının yapılmaması ve konulan haczin
de kaldırılması Kanun gereğidir, açıklaması yapılmıştır.
1363 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun.
596 | TBB