Page 613 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 613

Tahsilât

                  amme  alacağının  takip  işlemlerinin  başlangıcıdır.  Ödeme  emrinin  tebliği  ile  cebren
                  tahsil işlemleri  başlanmış  olur. Ödeme  emri  tebliğ  edilmeden  haciz  işlemine  başla-
                  nılmaz. 1326  Başka bir ifadeyle, 6183 Sayılı Kanun’da, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahak-
                  kuk dışında, süresinde ödenmeyen vergi borçları ile ilgili olarak öngörülmüş tüm uygu-
                  lama ve yaptırımlar, ancak borçluya usulüne uygun olarak bir ödeme emri gönderilmiş
                  olması halinde mümkün olabilmektedir. Yani, borçluya ödeme emri gönderilmesi, bu
                  uygulamaların  yapılabilmesinin  ve  yaptırımların  uygulanabilmesinin  ön  koşuludur.
                  Ödeme  emri gönderilmesinin  belirli bir  zamanı  bulunmamakta  olup  vergi borcunun
                  vadesinin dolmasını müteakip hemen gönderilmesi mümkündür.
           1832.  Ödeme  emri  tebliğ  edilmeden  önce,  kamu  alacağının  Vergi  Usul  Kanunu’ndaki
                  hükümlere uygun olarak mükellefe tebliğ edilmiş olması şarttır. Zira mükellefe vergiye
                  ilişkin tebligat yapılmadan ödeme emri çıkarılması halinde mükellefin borcu olmadığı
                  yönündeki iddiası geçerli olacak ve ödeme emri mahkemeler tarafından iptal edile-
                  cektir.  Nitekim  Danıştay kararlarında  da,  usulüne  uygun  tebligat  yapılmadan  kamu
                  alacağı kesinleşmeyeceği  gerekçesiyle  çıkarılmış  bulunan  ödeme  emirleri iptal edil-
                  mektedir. 1327

           1833.  Ödeme  emri  düzenlenebilmesi  için  vadesinde  ödenmemiş  bir  verginin  bulunması
                  gerekmektedir. 1328  Örneğin; 2019 yılına ait emlak vergisinin birinci taksidi vadesinde
                  ödenmemiş,  ikinci  takdisinin  de  henüz  vadesi  gelmemiş  ise,  bu  durumda  mesela,
                  Kasım  ayı içerisinde  düzenlenecek  olan  ödeme  emrinde,  verginin  vadesi  gelmemiş
                  olan ikinci taksidine yer verilemeyecektir. Aynı şekilde 6183 sayılı Kanun’a tabi olma-


                  tahsil edilmesinin mümkün bulunması sebebiyle, davaya konu işlemin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliği
                  taşıdığı açıktır. Bu sebeple, dava hakkında, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, idari dava-
                  ya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlemin bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararda isabet görül-
                  memiştir, açıklamasına yer verilmiştir.
                  1326   Danıştay  Kararları  da;  usulüne  uygun  tebliğ  yapılmadan,  amme  alacağının  tahakkuk  etmiş  sayılmayacağı  ve
                  mükellef  hakkında  hiçbir  kanuni  takibat  yapılamayacağı  yönündedir.  Örneğin,  Danıştay  10.  Dairesi’nin  26.2.1991
                  tarih ve E:1990/4781, K:1991/750 sayılı kararında; 6183 sayılı Yasanın 37’inci maddesi uyarınca tebligat yapılarak
                  bir aylık işleme süresi, verilmeden ödeme emri düzenlenmesi hukuka aykırıdır açıklamasına; Danıştay 9. Dairesinin,
                  23.10.1990 tarih ve E:1989/4942, K:1990/3276 sayılı kararı ile de;  Tebliğ edilip bir aylık süre verilmesi hükmü,
                  resen ikmalen veya idarece tarh olunan ve dava açılarak tahakkuku kesinleşen kamu alacakları için de geçerlidir,
                  açıklamasına; Danıştay 3. Dairesi’nin 10.02.2004 tarih ve E:2002/2790, K:2004/268 sayılı kararında: 6183 sayılı
                  Kanun’da  amme  alacağının  cebren  tahsiline  ödeme  emri  düzenlenerek  başlanacağının  öngörülmesi  karşısında,
                  dosyadan davacı adına ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği anlaşılamadığından bu konu da araştırılarak yeniden
                  bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır, açıklamasına yer verilmektedir. Aynı şekilde, Danıştay 3. Dairesi’nin
                  19.09.2007 tarih ve E:2007/2274, K:2007/2428 sayılı kararında da: Usulüne uygun olarak salınmış, dava konusu
                  yapılmaksızın kesinleşmiş ve asıl borçludan haciz yoluyla da takip edilmesine karşın tahsil edilememiş bir borçtan
                  sorumlu olanlar hakkındaki takibe, ödeme emri düzenlenerek başlanması yasaya uygun olduğu halde, vergi hukuku-
                  nun vergilendirme ve cebren takip hakkındaki düzenlemelerine aykırı olarak, kesinleşen bir kamu alacağı için yeniden
                  ihbarname  düzenlenmesi  gerektiğinden  söz  edilerek  verilen  kararın  bozulması  gerekmiştir,  açıklamasına  yer  veril-
                  mektedir. Danıştay 9. Dairesi’nin 15.02.2006 tarih ve E:2005/573, K:2006/334 sayılı kararı da: Ödeme emri düzen-
                  lenebilmesi için; mükellef tarafından amme alacağının miktarının, vadesinin bilinmesi  ve alacağın vadesinde öden-
                  memesi  gerekmektedir.  Bu  durumda  vadenin  başlangıcı,  ödeme  emrinin  düzenlenmesi  ve  amme  alacağının  geç
                  ödenmesi halinde de istenecek olan gecikme zammı yönünden önem arz etmektedir, yönündedir.
                  1327  Danıştay 4. Dairesi’nin, 31.10.1984 tarih ve E:1984/38, K:1984/2234 sayılı kararı örnek olarak verilebilir.
                  1328  Vadesinde ödenmemiş bir verginin söz konusu olabilmesi için de vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi gereklidir.
                  Bu hususa örnek olarak, Danıştay 9. Dairesi’nin 21.04.1982 tarih ve E:1981/615, K:1982/2255 sayılı kararı verile-
                  bilir. Bu karara göre de; bina vergisi mükellefiyeti henüz başlamadığı halde yükümlü adına ödeme emri tanziminde
                  yasaya uyarlık bulunmamaktadır.

                                                                                    TBB | 585
   608   609   610   611   612   613   614   615   616   617   618