Page 367 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 367
Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık
na hükümlerinin mutlaka Emlak Vergisi Kanunu ile düzenleneceği, dolayısıyla özel
kanunlarda emlak vergisine ilişkin muafiyet ve istisnaların bulunmayacağı belirtilmiş-
tir. 668 Emlak Vergisi Kanunu’nun mezkûr 22’nci maddesinde yer verdiği hüküm doğ-
rultusunda, 41’inci maddesinde 669 bir düzenleme yapılarak, “özel kanunların bina ve
arazi vergilerine ilişkin muaflık ve istisna hükümlerinin 01.03.1972 tarihinden itiba-
ren yürürlükten kaldırılmış” olduğuna da ayrıca yer verilmiştir.
1141. Emlak Vergisi Kanunu’nun 22’nci ve 41’inci maddelerinde yer alan bu hükümlerin
yanı sıra, Kanun’un yürürlüğe girdiği 01 Mart 1972 tarihinden sonra yürürlüğe girmiş
bulunan diğer bazı kanunlarda da vergi muafiyetine ilişkin düzenlemeler yapılmış ve
bu düzenlemeler ile de emlak vergisi muafiyetine ilişkin hükümler yer almıştır. 670
1142. Başka bir ifadeyle, Emlak Vergisi Kanunu’nda yer alan muafiyet, istisna ve
indirimlerin ancak bu kanundaki düzenlemeler ile gerçekleşebileceği yönündeki
hükme rağmen, daha sonra çıkarılan diğer pek çok kanunla muaflık ve istisna hü-
kümleri getirilmiştir. Bu kanunlar, sonraki tarihli ve özel düzenlemeler olmaları sebe-
biyle hukuken geçerli ve emlak vergisini ilgilendiren hükümleri bakımından, uygulan-
ması gereken kanunlardır. Bu şekilde başka kanunlarda yapılan vergi muafiyet ve
istisnasına ilişkin düzenlemeler önceki tarihli hüküm-sonraki tarihli hüküm, özel hü-
küm-genel hüküm karşılaştırması sonucu geçerlilik kazanmaktadırlar (Öztürk ve Yiğit,
Muafiyet, 2009:54).
1143. Nitekim Danıştay’ın konuya ilişkin yerleşik kararları da bu doğrultuda olup sonraki
kanunların hükümlerinin uygulanmasına yönelik kararlar verilmektedir. Danıştay İçti-
hadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11.02.1998 tarih ve E:1987/3, K:1988/1 sayılı
kararında “Emlak vergisi yasasında yer alan bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve
istisna hükümlerinden ayrı olarak SSK yasası ile getirilen muaflık hükmünün, özel ve
sonraki yasa hükmü olması nedeniyle, bu taşınmazların emlak vergisinden muaf ol-
duğuna” karar verilmiştir. 671
668 Vergi kanunları ile muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin düzenlemelerin ilgili kanununda yapılması şeklinde getiri-
len sınırlamanın amacı; belirli bir sistematik içerisinde bir bütün oluşturan kanunun işleyiş mekanizmasına bu sistem
dışında yapılacak bir değişiklikle müdahale edilmek suretiyle meydana gelebilecek aksaklıkların engellenmesidir. Bu
sınırlama ile vergilere ilişkin istisna, muaflık ve indirimlerin belirli kanunlarda düzenlenerek kanunların belirli bir
sistem içinde bütünlüğünün korunmasını amaçlamaktadır. (Öztürk ve Yiğit, Muafiyet, 2009:55)
669 17.07.1972 tarih ve1610 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesi ile eklenmiş, 25.08.1977 tarih ve 2104 sayılı Ka-
nun’un 1’inci maddesi ile değiştirilmiştir.
670 Emlak Vergisi Kanunu'nun 22’nci maddesi ile istisna ve muafiyet düzenlemesine ilişkin sınırlama getiren hükmü
geçersiz kılan kanun düzenlemeleri yani muafiyet ve istisnalara sınır getiren hükümlerin sonraki tarihli kanun düzen-
lemeleri karşısında anlamsız kalmasının ve ilgili vergi kanunlarının sistematiğinin bozulmasına, emlak vergisi gelirle-
rindeki kayıp ve kaçağı artırmakta, vergiyi tahsil eden idare ile muafiyet ve istisna tanınan kesimler arasındaki irtibatı
güçleştirmekte hatta kaldırmakta ve uygulamada tereddüt ve ihtilaflar yaşanmasına sebebiyet verebilmektedir (Öz-
türk ve Yiğit, Muafiyet, 2009:58).
671 Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11.02.1998 tarih ve E:1987/3, K:1988/1 sayılı kararında; özetle;
“1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda değişiklik yapan 1610 sayılı Kanunun gerekçesinde, "Emlak Vergisi Kanunun-
da yer alan muafiyet ve istisnalar yeter görülmüş ve bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin
Emlak Vergisi Kanununa eklenmek veya bu Kanun hükümlerinde değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenmesi esası
getirilmiştir." denilmiştir. Getirilen bu hüküm kanun koyucuya hitap etmekte, Bina ve Arazi Vergileriyle ilgili muaflık ve
istisna hükümlerinin nasıl düzenleneceğini göstermektedir. Kanun koyucu bu hükmü, Anayasanın emredici bir hük-
müne dayanarak değil serbest iradesine göre koymuştur. Kanun koyucu, takdir hakkına dayanarak koyduğu bir
TBB | 339