Page 371 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 371
Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık
maddesi ile 21‘inci maddede yapılan değişiklikle muafiyete ilişkin fıkra yeniden dü-
zenlenmiş ve maddeye yeni bir fıkra da eklenmiştir.
1150.1. Tapu kütüğüne “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” kaydı konulmuş olan
taşınmaz kültür varlıkları ile arkeolojik sit alanı ve doğal sit alanı olmaları nedeniyle
üzerlerinde kesin yapılanma yasağı getirilmiş taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları olan
parseller her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Ancak, büyükşehir belediyesi sınır-
ları içinde yer alan ve yukarıda nitelikleri belirtilen taşınmazlardan basit usulde vergi-
lendirilenlerin dışında ticari faaliyetlerde kullanılanlar hakkında emlak vergisinin yarısı
ve çevre temizlik vergisinin tamamına ilişkin bu muafiyet hükmü uygulanmaz.
1150.2. Getirilen kesin yapılanma yasağına aykırı olarak tesis edilen yapılar, bu yapıların
yapıldığı parseller ve kanunlara aykırı eklentileri bulunan taşınmaz kültür varlıkları
hakkında bu yapılar yıkılıncaya veya aykırılıklar giderilinceye kadar yukarıdaki fıkrada-
ki muafiyet hükmü uygulanmaz. 18.11.1983 tarih ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa
göre Boğaziçi Sahil Şeridi veya Öngörünüm Bölgesinde konut veya işyeri olarak kulla-
nılan taşınmaz kültür varlıkları yukarıdaki fıkradaki muafiyetten yararlanamazlar. 678
677 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakla-
rın Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun; 11.09.2014 tarih ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlan-
mıştır.
678 2863 sayılı Kanun’un 21’inci maddesi kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının emlak vergisinden muaf olduğu
durumlarda da kısıtlılığın tartışılmasına gerek bulunmamakla birlikte, 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası,
2683 sayılı Kanun’un 21’inci maddesindeki muafiyet şartlarını kaybeden taşınmazların, söz konusu muafiyetleri
düzenleyen bu madde kapsamı dışında kalması, 1319 sayılı Kanun’un kısıtlılığa ilişkin 30’uncu maddesi hükümlerin-
den de yararlanma hakkını ortadan kaydırmayacaktır. Taşınmaz için her ne kadar 2863 sayılı Kanundaki mezkur
muafiyetten yararlanması mümkün olamayacaksa da 1319 sayılı Kanun uyarınca söz konusu taşınmaz için kısıtlılık
hükümlerinin uygulanması gerekebilecektir. Zira, 2863 sayılı Kanuna tabi “Kültür ve Tabiat Varlığı” olan taşınmazların
aynı zamanda “tasarrufu kısıtlı bina, arsa ve arazi” olması da mümkündür. Özel düzenleme olan 2863 sayılı Kanun
kapsamı dışında kalındığında, genel düzenlem olan 1319 sayılı Kanun’un hüküm ifade etmesi aynı zamanda vergi
hukukunun genel ilkeleri gereğidir.
Bu bağlamda şu hususu da belirtmek yerinde olacaktır: 1) Getirilen kesin yapılanma yasağına aykırı olarak tesis
edilen yapılar, 2) Getirilen kesin yapılanma yasağına aykırı olarak tesis edilen yapıların yapıldığı parseller ve 3) Kanun-
lara aykırı eklentileri bulunan taşınmaz kültür varlıklarının, yapılar yıkılıncaya veya aykırılıklar giderilinceye kadar,
21’nci maddede öngörülen muafiyetten, yararlanması aynı maddede yer alan hüküm gereğince mümkün değildir. Bu
tür taşınmazların 21’nici maddedeki muafiyetten yararlanması mümkün olmadığı gibi, esasen 1319 sayılı Kanun’nun
30’uncu maddesindeki kısıtlılık hükümlerinden de yararlanmasının mümkün olmaması gerekir. Zira, kısıtlı bir taşın-
maz üzerinde kesin yapılanma yasağına aykırı olarak tesis yahut eklentiler yapılması halinde, taşınmazın tasarrufu-
nunnun kısıtlılık durumunun da fiilen ortadan kalkmış olacağı ve yasanın amacının aşılacağı açıktır. Kısıtlılık hükümle-
rinin koruduğu amaç olan, mükelleflerin tam olarak tasarruf edemedikleri taşınmazları için tasarruf kısıtlamasından
kaynaklanan mağduriyetlerinin giderilmesi amacının, taşınmazın yapılanma yasağına aykırı tesis ve eklentiler yapıla-
rak fiilen tasarruf edilyor olması karşısında, hükmün kapsamı dışında tutulması gerekir. Aksi halde, kısıtlı olan taşın-
mazları üzerinde kanuna aykırı olarak tesis ve eklentiler yapmak suretiyle tasarrufta bulunan kişilerin, emlak vergisini
de indirimli olarak ödemeleri, hakkın kötüye kullanılması olacağı gibi aynı zamanda Vergi Usul Kanunu’nun 3’ncü
maddesinde; “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır” ifade-
siyle yer alan, vergilendirmede gerçek mahiyet ilkesine de aykırılık oluşturacaktır. Dolayısıyla, yapılanma yasağına
aykırı yapılan tesis veya eklentilerin (yani kanuna aykırılıkların) giderilmesine kadar, mükelleflerce genel esaslara göre
emlak vergisini tam olarak ödemeleri gerekir.
Ayrıca, Tasarrufu Kısıtlanan Bina Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik’in 4’üncü maddesinin, Danıştay 9. Daire’sinin
15.11.1988 tarih ve 1987/80 E. 1988/3460 K. sayılı kararı ile iptali sonrasında, Taşınmaz Kültür ve Tabiat varlıkla-
rının, “tasarrufu kıstılı taşınmazlar” kapsamında olup olmadığı hususunda mevzuat boşluğu oluştuğundan bahsedil-
mesi mümkündür. 1319 sayılı Kanun’un 30’ucnu maddesi uyarınca, kanunla ve diğer mevzuatla yapılan kısıtlamala-
rın neler olduğu belirleyen yasal mevzuat olan, Tasarrufu Kısıtlanan Bina Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik’te artık
herhangi bir düzenleme bulunmuyor olması sebep gösterilerek artık, Taşınmaz Kültür ve Tabiat varlıklarının, tasarrufu
kıstılı taşınmazlar kapsamında olmadığı ileri sürülebilecek olmakla birlikte, Danıştayın kararının gerekçesinde mükel-
lefler için daha güçlü ve lehe uygulama olan “muafiyeti” esas alarak “kısıtlılık” düzenlemesini iptal ettiği dikkate
TBB | 343