Page 109 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 109
Emlak Vergisinin Konusu
273. Söz konusu (c) ve (d) fıkralarında yer alan ve Belediye ve mücavir alan sınırları dışında
bulunup da arsa sayılan arazi ve arazi parçalarının zirai faaliyette kullanılmaları bun-
ların arsa sayılmalarını engellememektedir.
A) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup konut, turistik veya sanayi tesisi
yapılmak amacıyla parsellenmiş ve tapuya bu yolda şerh verilmiş olan araziler arsa
sayılır.
274. Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1’inci maddesinin (c) fıkrası uyarınca; belediye ve mücavir
alan sınırları dışında olup da; konut, turistik veya sınaî tesis yapılmak amacıyla her ne
şekilde olursa olsun parsellenen ve tapuya bu yolda şerh verilen arazi ve arazi parça-
ları arsa sayılırlar.
275. Bu hükme göre; belediye ve mücavir alan sınırları dışındaki arazinin konut, turistik
veya sanayi tesisi yapılmak amacıyla parselasyon işleminin yapılmış olması gerek-
mektedir. Bunun içinde bu tür yerlerin öncelikle imar planında yer alması gerekmek-
tedir. İmar planında yer almalarının yanı sıra imar planına uygun olarak parselasyon
işlemi yapılan bu tür yerlerin tapuya tescil edilmesi gerekir.
276. Bu tür yerler, tapuya tescil tarihini takip eden bütçe yılından itibaren arsa oranları
üzerinden vergilendirilmeye başlanacaktır.
277. Parselasyonu yapılmış ve tapuya şerh verilmiş olma şartlarını taşıyan bu tür arazi ve
arazi parçalarının, meskûn olup olmamalarının ve zirai faaliyette kullanılıp kullanıl-
mamalarının, arsa sayılmaları bakımından bir önemi bulunmamaktadır. 169
169 Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 03.11.2000 tarih ve 59079 sayılı özelgesine göre; parselasyon yapılarak arsa
vasfını kazanan ve bu şekilde tapuya kaydedilen arsa üzerinde zirai faaliyet yapılması, bu yerin arsa olma vasfını
değiştirmeyeceğinden, belirtilen yerin arsa olarak vergilendirilmesi gerekir.
Danıştay 9. Dairesi’nin 26.11.2015 tarih ve E:2015/7952 K:2015/14500 sayılı kararı: ... Öte yandan, dava dosya-
sında yer alan davaya konu taşınmazlara ilişkin tapu senetlerinde anılan taşınmazların niteliğinin arsa olarak belirtil-
diği, davaya konu taşınmazların bir kısmının da içinde bulunduğu taşınmazlara ilişkin olarak 2014 yılı genel beyan
döneminde uygulanmak üzere takdir edilen asgari arsa birim m2 değerinin tespitine ilişkin takdir komisyonu kararı-
nın iptali istemiyle açılan bir başka davada bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, anılan bilirkişi incelemesi neticesinde
düzenlenen raporda anılan taşınmazların arsa vasfında olduğu, takdir komisyonu tarafından takdir edilen arsa met-
rekare birim değerlerinin anılan taşınmazlar için uygun olduğu belirtilmiş olup anılan bilirkişi raporunun yer aldığı
davada verilen İstanbul 5. Vergi Mahkemesi'nin 21/05/2014 tarih ve E:2013/2159, K:2014/1085 sayılı kararının
temyizi üzerine Danıştay 9. Dairesinin 24.11.2014 tarih ve E:2014/7393, K:2014/8513 sayılı kararı ile söz konusu
taşınmazların tapu kayıtlarında arsa vasfı ile kayıtlı olduğu, anılan taşınmazların arazi vasfında olduğunun kabulüne
olanak bulunmadığı sonucuna varılarak anılan kararın bozulduğu ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. …Bu
durumda Vergi Mahkemesince uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında değerlendirilerek davanın esasının incelemeye
tabi tutulması yerinde görülmekle birlikte söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarında arsa vasfı ile kayıtlı olduğu
anlaşıldığından, arazi vasfında olduğunun kabulüne olanak bulunmamakta olup yukarıda yazılı gerekçe ile davanın
kabulüne karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Danıştay 9. Dairesi’nin 5.2.2015 tarih ve E:2014/7379 K:2015/333 sayılı kararı: Temyize konu kararda Vergi Mah-
kemesince davacıya ait taşınmazların arazi vasfında olduğuna hükmedilmiş ise de; Mahkemece aynı taşınmazların
diğer ortağı tarafından açılan E:2013/2159 sayılı dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen
bilirkişi raporlarında anılan taşınmazların arsa vasfında olmadığı, arazi vasfında değerlendirilmesi gerektiği yolunda
herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediği gibi takdir komisyonu tarafından takdir edilen arsa metrekare birim
değerlerinin fazla olduğu belirtilerek anılan taşınmazlar için uygun olduğu belirtilen arsa metrekare birim değerlerine
yer verildiği görülmüştür. Öte yandan, davacının mülkiyetinde bulunan ve İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, Şahintepe
Mahallesinde yer alan taşınmazlar için 2011 ve 2012 yılına ilişkin ödenmeyen emlak vergileri ve fer'ilerinin takibi için
düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada İstanbul 4. Vergi Mahkemesi'nin 11/07/2013 tarihli,
E:2012/2072, K:2013/1720 sayılı kararı ile "davacı tarafından maliki olduğu gayrimenkullerin tarım arazisi vasfında
olduğu ileri sürülerek dava konusu ödeme emrinin iptali talep edilmiş ise de, söz konusu itirazın dava konusu ödeme
TBB | 81