Page 118 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 118

Açıklamalı ve İçtihatlı Belediyelerde Emlak Vergisi Uygulaması

                  larını (yeni mütemmim cüzlerini), doğal ürün ve semereleri ile eklentilerini de kapsar.
                  Mülkiyet  hakkının  kapsamının  daha  iyi  anlaşılabilmesi  için  bu  kavramlar  üzerinde
                  durulması yerinde olacaktır.
           299.   Bütünleyici  parça  (mütemmim  cüz),  Medeni  Kanun’un  mülkiyet  hakkını  tayin  eden
                  684’üncü maddesinin 2’inci fıkrasında “yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru
                  olan  ve  o  şey  yok  edilmedikçe,  zarara  uğratılmadıkça  veya  yapısı  değiştirilmedikçe
                  ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça” olarak tanımlanmıştır. Maddenin 1’inci
                  fıkrası gereğince de, “bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da
                  malik olur.”

           299.1.  Medeni Kanun, bir şeyin bütünleyici parça sayılması için gerekli şartları genel olarak
                  684’üncü maddede belirtmiş olmanın yanı sıra, bazı şeyler için bu şartların gerçekle-
                  şip gerçekleşmediğine bakılmaksızın bütünleyici parça niteliğini öngörmüştür. Nitekim
                  685’inci maddeye göre, “Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur.
           299.2.  Ürünler,  dönemsel  olarak  elde  edilen  doğal  veya  hukukî  ürünler  ile  bir  şeyin
                  özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer ve-
                  rimlerdir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.”
           300.   Eklenti  ise,  “asıl  şey  malikinin  anlaşılabilen  arzusuna  veya  yerel  âdetlere  göre,
                  işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve
                  kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşı-
                  nır mal” olarak Medeni Kanun’un 686’ncı maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanmış-
                  tır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez. Asıl şeye zilyet
                  olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da
                  asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak
                  veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.

           301.   Görüldüğü gibi, bütünleyici parça bağımsız bir mal olarak varlık arz etmediği halde, bir
                  şeyin eklentisi bağımsız mal olma vasfını korumaktadır. Buna karşılık, asıl şeyin taşı-
                  nır veya taşınmaz mal olması mümkündür. Eklenti ilişkisi ancak iki mal arasında söz
                  konusu olur (MGM, 2011).
           302.   Türk Medeni Kanunu’nun 718’inci maddesi taşınmaz mülkiyetinin kapsamı yönünden
                  ayrıca özel bir düzenleme yapmıştır. Buna göre; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılma-
                  sında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu
                  mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere, yapılar, bitkiler ve kay-
                  naklar da girer. Bu hüküm dolayısıyla arazi üzerinde bulunan bina ve bitkiler arazinin
                  bütünleyici parçası haline gelmektedir (Oğuzman ve Seliçi,2002:230).

           303.   Taşınmaz mülkiyetinin konusu ise, Türk Medeni Kanunu’nun 704’üncü maddesinde
                  hüküm altına alınmıştır. Buna göre; taşınmaz mülkiyetine konu olabilecek şeyler;
                  a)  Arazi,

                  b    Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,

                  90 | TBB
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123