Page 491 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 491
Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık
kısıtlanan taşınmazlarla ilgili olarak bilgi verme görevinin belediyelere ait olduğu hu-
susu, çeşitli kararları ile de teyit edilmiştir. 1002
1458. Buna göre taşınmazın kısıtlılığının ya ilgili belediye tarafından göz önünde
bulundurulması ya da maliki tarafından ilgili idareden alınacak kısıtlılık belgesi ile
emlak vergisini tarha yetkili idareye başvurulması gerekmektedir.
1459. Mükellefçe bildirimle veya bir dilekçe ile kısıtlılık isteğinde bulunulması halinde
kısıtlılığın başlangıcından başlamak üzere kısıtlılıkla ilgili hükümlerin uygulanması
gerekmektedir. 1003
1460. Kısıtlılık durumu, emlak vergisi tarh, tahakkuk ve tahsilât aşamalarının her birinde
dikkate alınabilir. Örneğin, Danıştay 9. Dairesi’nin 15.05.1985 tarih ve E:1984/2177,
K:1985/793 sayılı kararında; “tarh ve tahakkuk aşamasında sehven dikkate alına-
mayan kısıtlılık durumu tahsilât aşamasında dikkate alınabilir” 1004 açıklaması yer
almaktadır.
1461. Yönetmeliğin 5’inci maddesinde belediyelerin, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları
Yüksek Kurulu veya Bölge Kurullarının sonradan aldığı kararların kendilerine tebliği
tarihinden itibaren iki ay içinde belediye ve varsa mücavir alan sınırları dahilinde bu-
lunan kısıtlı yerlerin kadastro ve imar, pafta, ada ve parsel numaralarını, biliniyorsa
sahiplerinin adı ve soyadı ve adresleriyle birlikte emlak vergisini tarha yetkili olan
daireye bildirmeye mecbur olduğu belirtilmiştir. Ancak emlak vergisini tarha yetkili
olan dairenin de Belediye olması nedeniyle bu maddedeki bildirimin İmar ve Şehircilik
Müdürlükleri’nin aynı belediyedeki Mali Hizmetler Müdürlüğü’ne yapılacağını belirt-
mek gereklidir. Bu yükümlülük 6’ıncı maddede belirtilen kısıtlamaya yönelik değişik-
likler ve verilecek ruhsatlar için de yerine getirilecektir.
1002 Danıştay 9. Dairesi’nin 12.05.1998 tarih ve E:1997/2945, K:1998/1879 sayılı kararı: Tasarrufu Kısıtlanan Bina,
Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde, belediyelere Yönetmeliğin yayımı gününden başlayarak iki ay
içinde tasarrufu kısıtlanan yerlerle ilgili olarak, emlak vergisini tarha yetkili olan daireye bilgi verme zorunluluğu
getirilmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere kısıtlılık hükümlerinden yararlanabilmek için taşınmaz mal malik-
lerinin yazılı veya sözlü başvuruları aranmayıp, tasarrufu kısıtlanan taşınmazları vergiyi tarha yetkili idareye bildirme
görevi belediyelere yüklenmiş bulunmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 28.01.1994 tarih ve
E:1993/88, K:1994/89 sayılı kararı: Kısıtlılık hükümlerinden yararlanabilmek için taşınmaz maliklerin yazılı veya
sözlü başvurularının aranmadığı anlaşılmaktadır. Tersine, tasarrufu kısıtlanan taşınmazları vergiyi tarha yetkili idare-
ye bildirme görevi belediyelere yüklenmiştir. Olayda, gerek bildirme yükümlülüğü ve gerekse vergiyi tarh ve tahsil
yetkisi (...) Belediye Başkanlığına aittir.
1003 Danıştay 9. Dairesi’nin 07.06.1988 tarihli ve E:1987/1532, K:1988/2204 sayılı kararı
1004 Danıştay 9. Dairesi’nin 17.09.1985 tarih ve E:1982/8663, K:1985/1135 sayılı kararı da aynı yöndedir: Kısıtlılık
hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu, tahsilât aşamasında incelebilir. Danıştay 9. Dairesi’nin
15.05.1985 tarih ve E:1984/2177, K:1985/793 sayılı kararı; kısıtlı olduğu tahsilat aşamasında kanıtlanmış bulunan
taşınmazın kısıtlılık hükümlerinden yararlandırılması gerekeceği, yönündedir. Ayrıca, Danıştay 9. Dairesi’nin
08.04.2008 tarih ve E:2007/1930, K:2008/1817 sayılı kararında da; davacının taşınmazına ilişkin olarak ileri sür-
düğü kısıtlılık iddiasının, ödeme emri aşamasında "borcum yoktur" kapsamında incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
13.4.2017 tarih ve E:2014/3580 K:2017/4068 sayılı karar da aynı yöndedir.
Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun 15.11.1991 tarih ve E:1991/25, K:1991/102 sayılı kararı; imar planı
değişikliği ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulu kararı nedeniyle tasarrufu kısıtlanan taşın-
maz için ödenen vergide hata bulunduğu iddiasının, vergi düzeltme istemine konu yapılabileceği ve bu konuda açılan
davanın esasının incelenmesi gerektiği yönündedir.Böylece kısıtlılık uygulamasının vergilendirmeye ilişkin her aşama-
da yapılabileceği görülmektedir.
TBB | 463