Page 492 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 492
Açıklamalı ve İçtihatlı Belediyelerde Emlak Vergisi Uygulaması
1462. Taşınmazla ilgili imar düzenlemelerinin belediyeden başka bir kurum tarafından
yapılmakta olduğu durumlarda da bu bildirimi bu kurum yerine getirecektir. Örneğin,
Boğaziçi Kanunu kapsamındaki taşınmazlarla ilgili olarak Boğaziçi İmar Müdürlüğü
tarafından ilgili belediyeye kısıtlı yerler ile bildirim yapılacaktır.
5.6. Kısıtlılığın Sona Ermesi ve Tecil Edilen Verginin Ödenmesi
1463. Emlak Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesi gereğince, kısıtlamanın kaldırılması
halinde, kaldırılma tarihini takip eden bütçe yılından itibaren taşınmazın vergisi, tüm
vergi değeri üzerinden ödenir. Çünkü kısıtlılık, taşınmaz üzerindeki tasarrufun kısıt-
lanmasına bağlı olarak getirilmiş bir düzenlemedir. Kısıtlamanın kaldırılması dolayısıy-
la kısıtlı vergi uygulamasının sebebinin kalkması söz konusu olacağından artık emlak
vergisinin de tam olarak ödenmesi gerekecektir.
1464. Maddeye göre, kısıtlılık uygulanan taşınmazın (bina, arsa veya arazinin) satılması,
kamulaştırılması veya bağış yoluyla başkasına devir ve temlik edilmesi durumlarında,
kısıtlamanın devam ettiği sürede tecil edilen emlak vergisinin 9/10’u oranındaki kıs-
mından tahsilat zamanaşımına uğramamış olanlar muaccel hale gelecektir 1005 .
1005 Danıştay 9. Dairesi’nin 24.03.2015 tarih ve E:2012/9036, K:2015/1462 sayılı kararı: Vergi mahkemesi tarafın-
dan davacının söz konusu gayrimenkulleri Emlak Vergisi Kanunun 30. maddesinde yer alan türlerden herhangi
birisiyle elden çıkarmadığı. Sümerbank A.Ş.'ye yapılan devir ve temlik işleminin taşınmazların gerçek değeriyle ve
karşılıklı serbest ifadeyle yapılan bir satış olarak nitelendirilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar veril-
mişse de; olayda davacıya ait olan taşınmazların bankaya devir ve temlik edilmesinin doğal sonucu olarak taşınmaz
maliklerinin tapuda el değiştirdiğinin açık olduğu bu nedenle Emlak Vergisi Kanunun 30. maddesinde belirtilen an-
lamda ahara devir ve temlik durumunun gerçekleştiği görüldüğünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi
yönde verilen vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Danıştay 9. Dairesi’nin 20.12.2011 tarih ve E:2008/6555 K:2011/8757 sayılı kararı: Olayda, davacı açısından
borcun muaccel hale gelmesinde taşınmazın hibe yoluyla davalı idareye verilen kısmı hakkında da Vergi Mahkeme-
since ifraz işlemi neticesinde düzenleme ortaklık payı kesintisine ilişkin kısım ile birlikte değerlendirilmek suretiyle
karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, 6.11.2006 tarih ve 33964 sayılı dilekçe ile Fevzi Çakmak Mah. F 21C223a1a pafta, 126 ada 19 parsel
sayılı 401.25 m² alanlı taşınmazın Bağcılar Belediyesine hibe edilmesi işlemi, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun
30. maddesin 5. fıkrası kapsamında hibe yoluyla ahara devir hali olduğundan, böylelikle tecil edilen emlak vergisi
muaccel hale geldiğinden, dava konusu ödeme emrinin buna ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Danıştay 9. Dairesi'nin 22.3.2016 tarih ve E: 2013/10014 K:2016/1550 sayılı kararı: Dava dosyasının incelenme-
sinden, davacıya ait olan ve tasarrufu kısıtlanan taşınmaz üzerinde 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamaları sonucu,
bedelsiz terk ve tevhit işlemleri yapıldığı, taşınmazın bir kısmının belediye lehine bedelsiz terk edildiği, bu işlemlerin
tesisi sırasında 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca 9/10'u tecil edilen verginin muaccel
hale geldiği gerekçesiyle davacı adına 2006-2010 yıllarına ilişkin emlak vergisi tahakkuk ettirildiği, davacı tarafından
kısıtlamanın kaldırılması gerektiren bir durum olmadığı ileri sürülerek tahakkuk eden ve ödenen verginin iadesi iste-
miyle düzeltme-şikayet başvurusunun yapıldığı, başvurunun reddi üzerine açılan davada Vergi Mahkemesince, uyuş-
mazlığın çözümünün hukuki yoruma bağlı olduğu ve vergi hataları için öngörülen idari başvuru yolu izlenerek çözü-
münün mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır. ...Bu durumda, Emlak Vergisi Kanunu'nun 30.
maddesi 5. fıkrası uyarınca, kısıtlı olduğu dönem boyunca tecil edilen verginin, belediye lehine bedelsiz terk işlemi ile
kısıtlılık durumunun ortadan kalktığının kabulü ile muaccel hale geldiği gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, uyuş-
mazlığın çözümünün hukuki yoruma bağlı olduğu ve vergi hataları için öngörülen idari başvuru yolu izlenerek çözü-
münün mümkün olmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla yasal isabetsizlik
bulunmamaktadır.
Danıştay 9. Dairesi’nin tarih 14.4.2010 ve E:2008/3205 K:2010/1805 sayılı kararı: Bu haliyle, yukarıda belirtilen
Yasal düzenleme uyarınca emlak vergisinin hangi hallerde muaccel hale geleceği sayılmış olup, hibe yoluyla ahara
devir hali de bu kapsamda değerlendirilmiştir.
Olayda, davacı açısından borcun muaccel hale gelmesinde taşınmazın hibe yoluyla davalı idareye verilen kısmı da
ihtilaf konusu olduğu halde Vergi Mahkemesince ifraz işlemi neticesinde düzenleme ortaklık payı kesintisine ilişkin
kısım irdelendiği halde, hibe yoluyla idareye verilen kısım hakkında hüküm tesis edilmediği görülmektedir.
464 | TBB