Page 502 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 502
Açıklamalı ve İçtihatlı Belediyelerde Emlak Vergisi Uygulaması
geçerli bir tebliğ ile yasal haklarını tam olarak kullanabilmektedirler. Bu nedenle, usu-
lüne uygun yapılmayan tebliğlerin, mükelleflerin haklarını kullanmasına engel olduğu
ön kabulü ile hukuken hiçbir geçerliliğinin olmayacağına dikkat edilmelidir. Nitekim
Danıştay, temel hakların kullanılmasıyla ilgili olması dolayısıyla, tebliğ usulü ile ilgili en
küçük şekil hatalarını, iptal nedeni saymaktadır. Danıştay’a göre zamanaşımının bit-
mesine çok az bir süre kalması, tebliğ usulünden sapmayı gerektirmez. 1024 Ancak,
tebliğin muhatabı hileli hareketlerle tebliği engelleyerek zamanaşımına uğratmak
çabasında ise, “yasaların kötü niyetli davranışları himaye etmeyeceği” gerekçesi ile
Danıştay, hatalı sayılabilecek tebliği geçerli saymaktadır. 1025
1484.2. Tebligatın usule uygun şekilde yapılması zorunlu olmakla birlikte usulsüz yapılsa bile,
ilgilinin bilgisine girmesi durumunda o tarih itibariyle geçerli kabul edilir. 1026 Bu tarihin
geçerli olarak kabul edilebilmesi için muhatap tarafından öğrenme-ıttıla tarihi olarak
beyan edilmesi gerekir. Bu konuda Vergi Usul Kanunu’nda hüküm bulunmamakla
birlikte, Tebligat Kanunu’nun 32’nci maddesinde, tebliğin usulüne aykırı yapılmış
olması durumunda, muhatabın tebliğe muttali olmuş ise tebliğin geçerli sayılacağı ve
muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği düzenlenmiştir. 1027
1485. Geçerlilik nedeni olması bakımından, tebligatın usulüne uygun yapılmasının yanı sıra,
usulüne uygun yapıldığının belgelendirilmesi de büyük önem arz etmektedir. Tebliga-
tın, kanun hükümleri ile belirlenen usul ve şekillere uyularak, asıl muhataba veya asıl
muhataba tebligatı ulaştıracak kişilere yapılması şarttır. Bu öneminden dolayı, kanun
koyucu tebligat konusunu özel olarak düzenleyerek tebligatın yapılışını ve bu yapılışın
usulüne uygun olduğunun belgelenmesini özel bir takım şekil şartlarına bağlamıştır
(Deliduman,2006:14).
1486. Hukuki niteliği bakımından tebliğ, yalnız kendi başına sonuç doğuran, nihai işlem
değil, usule ilişkin hukuki bir işlemdir. Tebliğin hukuki işlemler arasında; vergilendir-
me sürecinde tarh ile tahakkuk arasında bir köprü oluşturduğu söylenebilir (Öncel
vd,2010:103). Tebligat idari işlemlerin ilgililerine duyurulması amacıyla yapılan usuli
bir işlem olduğundan, tebliğ işlemlerindeki noksanlıklar ancak idari işleme karşı yargı
yoluna başvurulması halinde ve idari işlemi kusurlandırmak için ileri sürülebilir. Tebli-
gat işlemlerinin, ilgililerine duyurulmasına aracılık ettikleri asıl idari işlemlerden ayrıla-
rak tek başlarına idari davaya konu edilebilmeleri mümkün değildir. Zira hukuki sa-
1024 Danıştay 4. Dairesi’nin, 02.12.1983 tarih ve E:1982/3517, K:1983/9321 sayılı kararı
1025 Danıştay 11. Dairesi’nin 16.03.1998 tarih ve E:1997/287, K:1998/1018 sayılı kararı.
1026 Danıştay 4. Dairesi’nin 08.10.1996 tarih ve E:1995/4981, K:1996/3474 sayılı kararı.
1027 Danıştay 4. Dairesi’nin 08.04.2002 tarih ve E:2001/4914, K:2002/1461 sayılı kararında; usulsüz tebliğde,
öğrenme tarihine göre süresinde açılan davanın, öğrenme tarihine göre değil de tebliğ tarihi esas alınarak verilen
mahkeme kararında isabet görülmediği, belirtilmiştir. Bu karara göre; Tebligat Kanunu’nun 32’nci maddesi vergilen-
dirme ile ilgili vesikaların tebliğinde uygulanabilecektir.
474 | TBB