Page 603 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 603

Tahsilât

           1813.2.  Kısacası,  emlak  vergisi  bakımından,  kanuni  temsilcilerin  sorumlulukları  6183  sayılı
                  Kanun’a göre değil de, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenecektir.
           1813.3.  Bu hususla kanuni temsilcilerin sorumluluğu bakımından özellik gösteren bir duruma
                  değinmekte de fayda vardır. 3561 sayılı Kanun 1290  uyarınca kayyım olarak görevlendi-
                  rilen  Defterdarlıkların  yönetimini  kayyımların  üstlendikleri  gayrimenkullerin  emlak
                  vergisinden  muaf  olmamaları  nedeniyle;  kayyımların,  yönetimini  üstlendikleri  gayri-
                  menkullerle ilgili olarak bildirim verilmesi gereken hallerde mükellef adına ilgili bele-
                  diyeye emlak vergisi bildirimi vermeleri ve tahakkuk eden emlak vergisini de süresin-
                  de ödemeleri gerekmektedir (Can, 2013). 1291


                  3.1.8.4.    Birleşme, Devir, Bölünme ve Şekil Değiştirme Hallerinde Sorumluluk
           1814.  6183  sayılı  Kanun’un,  36’ıncı  maddesine  göre;  birleşme,  devir,  bölünme  ve  şekil
                  değiştirme hallerinde, kamu alacağının güvenliğinin sağlanabilmesi için;

                  1)  İki veya daha fazla tüzel kişinin birleşmesi halinde yeni kurulan tüzel kişi,
                  2)  Devir halinde devralan tüzel kişi,

                  3)  Bölünme halinde bölünen tüzel kişinin varlıklarını devralan tüzel kişiler,
                  4)  Şekil değiştirme halinde yeni tüzel kişi;

                  birleşen, devralınan, bölünen veya eski şekildeki tüzel kişi ve kişilerin yerine geçmek-
                  tedir. Böylece, eski tüzel kişiliğin yerine geçen tüzel kişilikler, kamu alacakları dolayı-
                  sıyla söz konusu olan borçları da üstlenmiş olmaktadırlar.



                  düzenlenemeyeceği; Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun 13.12.2002 tarih ve E:2002/395, K:2002/491 sayılı
                  kararı; kanuni temsilci adına ödeme emri düzenlenebilmesi için asıl borçlu şirket hakkında gerekli takibat yapılması
                  gerektiği  yönündedir.  Danıştay  9.  Dairesi’nin  09.03.2005  tarih  ve  E:2003/2571,  K:2005/494  sayılı  kararı;  şirket
                  adına düzenlenen vergi ceza ihbarnameleri ile ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmedikleri anlaşıl-
                  dığından, şirket yönünden kesinleşmeyen amme alacağının ödenmesinden kanuni temsilci olan davacının sorumlu
                  tutulmasında  isabet  bulunmadığı;  Danıştay  4.  Dairesi’nin  09.02.2005  tarih  ve  E:2004/2180,  K:2005/182  sayılı
                  kararı; tüzel kişiliğin vergi borçlarının ortaklardan tahsiline gidilebilmesi için, tüzel kişilik hakkındaki takibinin sonuç-
                  lanması  gerektiği;  Danıştay  Vergi  Daireleri  Genel  Kurulu’nun  12.02.1999  tarih  ve  E:1998/37,  K:1999/80  sayılı
                  kararı; kanuni temsilcisinin şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulabilmesi için şirket hakkında tüm takip yollarının
                  tüketilmesi  ve  acze  düştüğünün saptanması  gerektiği;  Danıştay 3. Dairesi’nin  21.11.2001  tarih ve  E:2000/4833,
                  K:2001/4064 sayılı kararı; Vergi Usul Kanunu 10’uncu maddesine göre kanuni temsilcilerin şirketin vergi borçların-
                  dan sorumlu tutulabilmeleri için her ne kadar yükümlü şirket hakkında aciz fişi düzenlenmesi zorunlu olmayıp şirketin
                  aciz  halinde  olduğunun tespiti  yeterli  ise  de  borçlu  şirket  hakkında  6183  sayılı  Kanunda  öngörülen  cebren tahsil
                  yolları  tüketilmeden  kanuni  temsilcilerin  takip  edilemeyeceği;  Danıştay  3.  Dairesi’nin  12.10.1999  tarih  ve
                  E:1999/275, K:1999/3287 sayılı kararı; Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi ve buna bağlı alacaklarda kanuni
                  temsilcilerin takibi için özel hüküm olan Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinin uygulanması gerektiği; Danıştay
                  Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun 26.10.2001 tarih ve E:2001/218, K:2001/379 sayılı kararı; 6183 sayılı Kanun’un
                  mükerrer 35’inci maddesinin Vergi Usul Kanunu kapsamında olmayan kamu alacağının tahsil amacıyla düzenlendiği
                  vergi  ve  buna  bağlı  alacaklarda  bu  kanun  hükmünün  uygulanma  olanağı  bulunmadığı;  Danıştay  7.  Dairesi’nin
                  23.11.1994 tarih ve E:1992/6005, K:1994/5771 sayılı kararı; şirket mal varlığı paraya çevrilip tahsili olanaksız hale
                  gelen vergi miktarı tespit edilmeden, şirket ortakları adına, Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesi uyarınca ödeme
                  emri tanzim ve tebliğ edilemeyeceği; Danıştay 4. Dairesi’nin 09.10.2002 tarih ve E:2002/188, K:2002/3155 sayılı
                  kararı; tüm yasal yollar tüketilmeden şirketin vergi borçları için şirket ortağına gidilemeyeceği; Danıştay 9. Dairesi’nin
                  21.06.1995 tarih ve E:1994/4697, K:1995/1678 sayılı kararı; şirket mal varlığından tahsil olanağı kalmadığı kesin
                  olarak saptanmayan kamu alacağının yönetim kurulu üyesi olan kanuni temsilciden istenemeyeceği; yönündedir.
                  1290  27.05.1989 tarih ve 20177 Resmi Gazete’de yayımlanan Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun.
                  1291  Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 22.01.2008 tarih ve 6708 sayılı özelgesi.

                                                                                    TBB | 575
   598   599   600   601   602   603   604   605   606   607   608