Page 605 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 605

Tahsilât

                  3.2.1.    Gecikme Faizi ve Gecikme Zammı
           1819.  Verginin tahakkukunun gecikmesi durumunda gecikme faizi ve tahsilâtının gecikmesi
                  durumunda gecikme zammı söz konusu olur. Uygulamada bu iki hususa ilişkin olarak
                  sıklıkla bir takım karışıklıklar yaşanmakta olduğundan 1293  bu hususların ayrı olarak
                  ele alınmasında fayda vardır.
           1819.1.  “Gecikme zammı” ve “Gecikme faizi” yükümlülüğü, belli şartlarda, vergi mükellefiye-
                  tine bağlı olarak ortaya çıkan ek bir mükellefiyettir. 1294  Gecikme faizi, 213 sayılı Vergi
                  Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinde; gecikme zammı ise, 6183 sayılı Amme Ala-
                  caklarının  Tahsili  Usulü  Hakkında  Kanunu’nun  51’inci  maddesinde  düzenlenmiştir.
                  Gecikme faizi, tahakkuk ve vadeye göre geriye doğru hesaplanır. Gecikme zammı ise,
                  vade ile ödeme tarihi arasında geçen süre için uygulanır.
           1819.2.  Türk  vergi  sisteminde  yer  alan  gecikme  zammı  ile  gecikme  faizi,  vergileme  tekniği
                  açısından bir ceza değil, amme alacağını enflasyona karşı korumak, oluşturacağı yap-
                  tırım gücüyle amme alacağının zamanında ödenmesini sağlamak için getirilen müey-
                  yidelerdir. Gecikme faizi, zamanında tahakkuk ettirilmeyen kamu alacağının; gecikme
                  zammı ise zamanında ödenmeyen kamu alacağının değerini korumak amaçlamakta-
                  dır.  Diğer  bir  ifadeyle,  gecikme  faizi,  tahakkuku  geciktirmenin;  gecikme  zammı  ise
                  tahsili  geciktirmenin  yaptırımıdır. 1295   Geç  tahakkuk  ettirilen  vergilere  uygulanan  ge-
                  cikme  faizi  ile  tahakkuk edip,  zamanında  ödenmeyen  vergilere  uygulanan  gecikme
                  zammının ilgili kanunlardaki yeri, hesaplanması, aralarındaki farklılıklar ve benzerlik-
                  ler bulunmaktadır. 1296




                  1293  Hatta zaman zaman yargı kararlarında da gecikme zammı ile gecikme faizi kavramlarının birbirleri yerine kullanıl-
                  dığı görülmektedir. Kararlar incelenirken, ilgili kararda kullanılan kavramın yerinde kullanılıp kullanılmadığının ya da
                  hangi kavramı ifade etmek üzere kullanıldığının öncelikle tespiti yerinde olacaktır.
                  1294  Anayasa Mahkemesi’nin 21.9.1988 tarih ve E:1988/7, K:1988/27 sayılı kararı.
                  1295  Gecikme zammı, gecikme faizi ve tecil faizinin mahiyeti konusunda Danıştay’ın önceki kararlarında “bu faiz ve
                  zamların, vadesinde ödenmeyen vergilere uygulanan bir yaptırım niteliği taşıdığı”(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuru-
                  lu’nun  29.11.1991  tarih  ve  E:1991/305,  K:1991/128  sayılı  kararı)  görüşü  ileri  sürülürken  daha  sonra  bu  görüş
                  değiştirilerek; “6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre hesaplanan gecikme zammının vergi alacağı ve ceza mahi-
                  yetinde olmadığı” (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 24.09.1993 tarih ve E:1993/55, K:1993/84 sayılı kararı)
                  görüşü belirtilmiştir. Bu kararın vergi alacağının enflasyon karşısında korunmasını amaçlayan gecikme zammı hakkın-
                  da doğru yorumu yansıttığı düşünülmektedir. Zira vergi alacağının zamanında beyan edilmemesi, yanlış ya da eksik
                  beyan edilmesi, vergi idaresini aldatma amaçlı mükellef işlem ve eylemleri için VUK’da vergi aslının katları şeklinde
                  veya maktu cezalar öngörülmüştür. Bu cezalar vergi ödeme vadesi geçti ise gecikme faizi ile birlikte tahsil edilmekte-
                  dir. Sonuç olarak kanun koyucunun maksadının gecikme zammı ve gecikme faizi (veya tecil faizi) ile mükellefi ceza-
                  landırmak  olmadığı,  kamu  alacağının  değerini  korumaya  yönelik  olduğu  açıktır  (Er:2011,16-17).  Ayrıca,  gecikme
                  faizinin ceza niteliğinde olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin 21.9.1988 tarih ve E:1988/7, K:1988/27 sayılı karanda
                  da açıkça belirtilmektedir. Nitelik ve amaç bakımından gecikme faizi ile aynı olan gecikme zammı için de aynı şey
                  söylenebilir. Gecikme faizi ve gecikme zammı, mezkur Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, devlete ait
                  verginin mükellefi tarafından kullanılması sonucu, enflasyon üzerinde veya en az, bu oranda sağlanan yararın asil
                  sahibi olan devlete geri verilmesidir.
                  1296  Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, gecikme faizini düzenleyen Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinde
                  değişiklik yapan 11 Aralık 1985 tarih ve 18955 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan 3239 Sayılı Kanunun ilgili
                  madde gerekçesini belirtmek yerinde olacaktır. İlgili madde gerekçesi şu şekildedir:
                  “Bilindiği gibi, yürürlükteki Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre, beyana dayanarak
                  tarh edilen vergilerin tahsilindeki gecikmeler ve ayrıca ikma’len, resen ve idarece tarh edilip tahsil edilebilir hale gelen
                  ve  zamanında  ödenmeyen  vergiler  için,  ödenmesi  lazım  gelen  tarihten  itibaren  gecikme  zammı  uygulanmaktadır.
                                                                                    TBB | 577
   600   601   602   603   604   605   606   607   608   609   610