Page 303 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 303

Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık

                  olması muafiyet için şarttır. İşçi ve bekçilerin bu bina ve barakalarda kira ile oturma-
                  ları halinde de muafiyet hükümleri uygulanamayacaktır.
           911.   Zirai  üretim  amacı  dışında  kullanılan,  örneğin,  büro,  yazıhane,  dükkân  gibi  binalar,
                  maddede yer alan binalar ve benzerlerinden olmadığı için, bu fıkra kapsamında daimi
                  muafiyetten yararlanmaları mümkün değildir. Danıştay kararları da, Yükümlünün ta-
                  rımsal üretimde kullandığı sabit olan yerin emlak vergisinden muaf olması gerektiği,
                  büro binası ise yasa kapsamına girmediğinden vergiden muaf olamayacağı yönünde-
                  dir. 522
           912.   Fıkra metninde yer alan bu binaları çevreleyen ve kullanış tarzı itibariyle bu binalarla
                  bütünlük teşkil eden avlu, bahçe ve sair arsa ve araziler, bütünleyici parça niteliğinde
                  olacağından  ve  bütünleyici  parçaların da  emlak  vergisi  bakımından  bina  ile  birlikte
                  değerlendirileceğinden,  bunların  da  binalarla  birlikte  muafiyet  kapsamında  olacağı;
                  ancak bütünleyici parça sayılmayanların muafiyet kapsamı dışında değerlendirilmesi
                  gerektiği hususuna dikkat edilmelidir.

           913.   Fıkrada geçen “zirai istihsal” kavramı ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Zirai
                  Kazanç” başlıklı ikinci bölümünde yer alan 52’nci maddesinde açıklanmaktadır. 523
           914.   4’üncü maddenin, bu fıkra ile ilgili de hüküm getiren (i) fıkrasının devamı mahiyetin-
                  deki parantez içinde yer alan hükme göre, bu tür zirai istihsalde kullanılan binaların
                  bir kısmının ikamete ve bir kısmının da mezkûr yazılı maksatlara tahsis edilmiş bu-
                  lunduğu takdirde vergi, yalnız ikamete tahsis olunan kısım için uygulanacaktır. Örne-
                  ğin,  alt  katı  ahır  olarak  kullanılan  bir  binanın  üst  katının  konut  olarak  kullanılması

                  522   Danıştay  9’uncu  Dairesi’nin  31.05.1982  tarih  ve  E:1982/3137,  K:1981/841  sayılı  kararında;  Türkiye  Şeker
                  Fabrikaları A.Ş.nin tarımsal üretimde kullanılan ambar, hangar, garaj ve kantar binalarının zirai istihsalde kullanılan
                  gübre, pancar tohumu, ilaç, alet vasıtalarının konulmasına mahsus yerler olduğu anlaşıldığından, bu binaların muafi-
                  yetten yararlanması için zirai istihsalde kullanılma şartı yeterli olup, 1977-1978-1979 yılları için anbar, hangar, garaj
                  ve kantar binaları için muafiyetten yararlanmama yolunda verilen dava konusu Temyiz Komisyonu kararında kanuna
                  uyarlık bulunmadığından bozulmasına, bu binalara ilişkin tarhiyatın resen nihai olarak terkinine, büro binası, 1319
                  sayılı  Emlak  Vergisi  Kanunu’nun  4/h  maddesinde  sayılan  binalar  kapsamında  olmadığından,  davanın  bu  hususa
                  ilişkin kısmının reddine, karar verilmiştir.
                  523  Gelir Vergisi Kanunu’nun 52’nci maddesi şöyledir: Zirai faaliyetten doğan kazanç, zirai kazançtır./Zirai faaliyeti
                  arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollariyle veyahut doğrudan doğruya
                  tabiattan  istifade  etmek  suretiyle  nebat,  orman,  hayvan,  balık  ve  bunların  mahsullerinin  istihsalini,  avlanmasını,
                  avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde fayda-
                  lanılmasını ifade eder./Bazı nebat ve hayvan nevilerinde istihsalin doğrudan doğruya arazi üzerinde yapılmaması zirai
                  faaliyetin mahiyetini değiştirmez./Aşım yaptırmak maksadiyle erkek damızlık beslenmesi, çiftçiye ait her türlü ziraat
                  makina ve aletlerinin başka çiftçilerin zirai istihsal işlerinde çalıştırılması da zirai faaliyetlerden sayılır./Mahsullerin
                  değerlendirilmeleri maksadiyle ve zirai istihsale müteferri olarak işlenmesi de zirai faaliyete girer. Ancak, bu ameliye,
                  aynı  teşebbüsün  cüzünü  teşkil  eden  bir  işletmede  vukua  geliyorsa,  bu  ameliyenin  zirai  faaliyet  sayılabilmesi  için
                  işletmenin  sinai  bir  müessese  ehemmiyet  ve  genişliğinde  olmaması  ve  faaliyetini,  cüz'ün  teşkil  ettiği  teşebbüsün
                  mahsullerine  hasretmesi  şarttır./Satışların  dükkan  ve  mağaza  açılarak  yapılması  halinde,  mahsullerin  dükkan  ve
                  mağazaya gelinceye kadar geçirdikleri safhalar zirai faaliyet sahasında kalır. Çiftçiler tarafından doğrudan doğruya
                  zirai faaliyetleri ile ilgili alım satım işlerinin tedviri için açılan yazıhaneler, faaliyetleri bu mevzua münhasır kalmak
                  şartiyle dükkan ve mağaza sayılmaz./Yukarıda yazılı faaliyetlerin içinde yapıldığı işletmelere zirai işletme, bu işletme-
                  leri işleten gerçek kişilere (adi şirketler dahil), vergiye tabi olsun veya olmasınlar, çiftçi ve bu faaliyetler neticesinde
                  istihsal olunan Maddelere de mahsul denir./Kollektif şirketlerle adi veya eshamlı komandit şirketler zirai faaliyetle
                  iştigal etseler dahi çiftçi sayılmazlar. Zirai faaliyetle iştigal eden kollektif şirketlerin ortakları ile komandit şirketlerin
                  komandite ortaklarının şirket karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir./Bir çiftçiye veya ortaklığa ait
                  olup aynı köy sınırları içinde veya birbirine bitişik arazi üzerinde bulunan yahut istihsal şartlarına göre birbirine bağlılık
                  ve beraberlik arz eden işletmeler tek işletme sayılır.

                                                                                    TBB | 275
   298   299   300   301   302   303   304   305   306   307   308