Page 477 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 477
Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık
mayı gerektirmeyen bir maksada ayrılması halinde ise durdurma tarihinden itibaren
geçen sürenin emlak vergisini taşınmaz sahibi öder.
1417. Kamulaştırmada mülkiyetin idareye geçmesi söz konusu olduğundan, taşınmaza
ilişkin emlak vergisinin kamu idaresi tarafından ödenmesi; kamulaştırma tarihi son-
rasında ise mükellefiyetin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. 980 Konuya ilişkin
Danıştay’ın bir kararında, “1996 yılında yapılan kamulaştırma ile taşınmazın mülkiyeti
kamulaştırmayı yapan idareye geçtiğinden ve bu durumda kamulaştırılan taşınmaza
ait emlak vergisi kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceğinden, yükümlünün
kamulaştırmadan sonraki yıl olan 1998 yılı emlak vergisi ödeme mükellefiyeti bulun-
mayıp, adına ödeme emri düzenlenmesinde ve mahkemece bu ödeme emrinin
onanmasında isabet görülmemiştir” açıklaması yer almaktadır. 981
1418. Ancak, taşınmazın kamulaştırma işlemleri başlatılmış olmasına rağmen, taşınmazın
malikleri tarafından kullanılması devam etmekte ise, özellikle vergiye ilişkin fiili du-
rumun esas olduğu hususu da göz önünde tutularak İdarece kamulaştırmaya başlanı-
lan veya taşınmazın zilyetliğinin/mülkiyetinin İdareye geçişine kadar malikin taşın-
mazdan yaralanıp yararlanamadığının yoklama ile önceden tespit edilmesinde fayda-
lar bulunmaktadır.
1419. Sonuç itibariyle, tasarrufu kısıtlanan taşınmazların kısıtlamanın devam ettiği sürece
9/10’u tecil edilen vergilerinin taşınmazın satılması, kamulaştırılması veya hibe edil-
mesi halinde tahsilat zamanaşımına uğramamış olanlarının muaccel hale geleceği,
ancak imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak ver-
gisi ödemesi durdurulan taşınmazların kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma
tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek emlak vergilerinin kamulaştı-
imar planı değişikliği ile ilgili taşınmazın kamulaştırmayı gerektirmeyen herhangi bir amaç için kamulaştırma yapılın-
caya kadar ayrılmasının mümkün olması sebebiyle muafiyet şartlarından bahsedilemeyecektir. Kamulaştırmayı yapan
idare, emlak vergisinden tamamen muaf olmayacaktır. Örneğin, Emlak Vergisi Kanunu’nun 4 ve 14’üncü maddeleri-
nin (a) fıkralarında sayılan idarelere ait bina ve araziler daimi olarak emlak vergisinden muaf tutulmuş olmakla birlik-
te, bu idarelerden herhangi biri tarafından yapılan bir kamulaştırma sonrasında, taşınmazın mülkiyetinin bu idarece
kamulaştırmanın yapılması ile kazanılacak olması hasebiyle, imar programı ile kamulaştırma arasındaki taşınmazın
(mülkiyetinin kamulaştırma yapan idareye ait olmadığı döneme ilişkin) durdurulan emlak vergisinin, İmar Kanunu’nun
13’üncü maddesi uyarınca, bu idare tarafından ödenmesi gerekmekte olup söz konusu döneme ilişkin herhangi bir
muafiyet uygulaması yapılmayacaktır. Kamulaştırmanın yapılması ile taşınmazın mülkiyetinin idareye geçtiği andan
itibaren ise, 4 ve 14’üncü maddelerinin (a) fıkraları gereğince daimi muafiyet uygulaması yapılmaya başlanacaktır.
980 Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 12.01.1996 tarihli ve E:1995/420 K.1996/20 sayılı kararına göre; imar
programına alınan alanlarda emlak vergisi ödemesinin durdurulacak ve kamulaştırma halinde, vergiyi kamulaştırmayı
yapan idare ödeyecektir.
Danıştay 9. Dairesi'nin 10.04.2013 tarih ve E:2011/5255 K:2013/3265 sayılı kararı: Olayda, kamulaştırmanın
yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasındaki tahakkuk eden emlak vergisinin kamulaştırmayı
yapan idare tarafından ödenmesi gerektiği hususunda duraksama bulunmamakla birlikte; dava konusu eski malikler
tarafından ödenmeyen emlak vergisi borcunun 2009 ve 2010 yılı emlak vergisi 1. ve 2. taksitlerinden oluşması
nedeniyle Vergi Mahkemesince kamulaştırma tarihi de dikkate alınmak suretiyle, söz konusu emlak vergisi borcunun
kamulaştırma nedeniyle durdurma tarihinin ne zaman başladığı, kamulaştırma tarihi sonrası ile bu tarih öncesine
isabet eden kısmının ne miktarda olduğu, kamulaştırma tarihinden sonraya ilişkin olarak tahakkuk eden emlak
vergisi var ise davacının daimi muaflık iddiası değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi ge-
rekmektedir.
981 Danıştay 9. Dairesi’nin 29.06.2000 tarih ve E:2000/1167, K:2000/2251 sayılı kararı.
TBB | 449