Page 479 - Emlak Vergisi Uygulaması 2019
P. 479
Muafiyet, İstisna, İndirim ve Kısıtlılık
1422.2. Buna göre fiilen kamu idaresince el konulan taşınmazın emlak vergisi için tapu
malikine ödeme emri gönderilmesi, Danıştay kararlarınca yasaya aykırı bulunmakta-
dır. Kamulaştırmasız el atmalarda fiilen el atmanın başladığı tarihten itibaren taşın-
maza ilişkin emlak vergisinin kamu idaresi tarafından ödenmesi gerekmektedir.
5.4.3. Yönetmelikte Yer Alan Kısıtlılık Halleri
1423. Kanunlar veya kamu düzeni koyan diğer mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina, arsa ve
arazinin hangi çerçevede emlak vergisi uygulaması bakımından kısıtlı sayılacağına
ilişkin temel tanımlamalar, Yönetmeliğin 2, 3 ve 4’üncü maddelerinde belirlenmiş
bulunmaktadır. Kanunlar veya kamu düzeni koyan diğer mevzuatla tasarrufu kısıtla-
nan taşınmazlara 1/10 oranındaki kısıtlı emlak vergisi uygulanıp uygulanmayacağı,
bu yönetmelikteki genel tanımlara uygun olup olmamalarına göre değerlendirilecektir.
1424. Yönetmelikle belirlenen kısıtlılık hallerinde dikkat çeken husus, bir taşınmazın
kısıtlanmış sayılabilmesi için imar planlarında yer almış olmasının önkoşul olmasıdır.
Kısıtlı emlak vergisi uygulamasından yararlanabilmek için kısıtlı sayılacak taşınmazla-
rın neler olduğunun belirlendiği yönetmelikte belirtilen bütün kısıtlılık durumları için
imar planında yer alma şartı bulunmaktadır. Danıştay’ın kararları da, kısıtlılık hüküm-
lerinden yararlanabilmek için imar planının bulunması gerektiği yönündedir. 985
mümkün değildir.
985 Danıştay 9. Dairesi’nin 14.1.1997 tarih ve E:1995/3127, K:1997/92 sayılı kararında; İmar planı yargı yoluyla
iptal edilen ve imar planı bulunmadığından yapılaşmaya açılmayan taşınmaz kısıtlılık hükümlerinden yararlanamaya-
cağı; Yönetmelik uyarınca, kısıtlılık hükümlerinin uygulanabilmesi için imar planının bulunması şart olduğundan ve
olayda da ihtilaflı yerin bulunduğu yer için yapılan imar planı iptal edilip, başka imar planı da bulunmadığından uyuş-
mazlıkta kısıtlılık hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığı, ifade edilmiştir.
Danıştay 9. Dairesi’nin 16.04.2018 tarih ve E:2014/10267 K:2018/2370 sayılı kararı: Davacı tarafından 127 ada 1
parselin de içinde bulunduğu tüm dava konusu edilen taşınmazlar için yapılan imar planının İzmir 4. İdare Mahkeme-
si'nin E:2006/822, K:2007/621 sayılı kararı ile iptal edildiği, Emlak Vergisi Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca tasar-
rufu kısıtlanan yerlerin emlak vergilerine kısıtlılık hükümleri uygulanarak emlak vergilerinin 1/10'unun alınması
gerektiği, İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin iptal kararı sonrasında müşterek maliki olduğu taşınmazlarının üzerinde
hukuken ve fiilen yapılaşma yasağı olduğu, taşınmazları için inşaat ruhsatı alamadığı ileri sürülerek 2008-2013 yılları
için ödediği 1/10 oranını aşan emlak vergileri ile kültür varlıklarını koruma katkı paylarının iadesine karar verilmesi
talebiyle dava açıldığı halde mahkeme tarafından davacının talebi aşılarak emlak vergisi muafiyetine ilişkin hüküm
kurulmasında isabet görülmemiştir.
Mahkemece bozma sonrası verilecek kararda söz konusu taşınmaza ait imar planının mahkeme kararı ile iptal edilip
edilmediğinin ve anılan taşınmaza dava konusu dönemler için yapılaşma izni verilip verilmediğinin de araştırılması
suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir. E:2014/5769 K:2018/2371 sayılı karar da aynı yöndedir.
Danıştay 9. Dairesi’nin 18.10.2017 tarih ve E:2014/1140 K:2017/7037 sayılı kararı: Her ne kadar Vergi Mahkeme-
since; mülkiyet hakkının 2863 sayılı Kanun gereğince sınırlandırılabilmesinin sit alanı ilan edilen gayrimenkuller
hakkında en fazla üç yıllık bir süre içinde tasarrufun ne derecede kısıtlandığının belirlenmesi ve gayrimenkulun malik-
lerce kullanımının yöntem ve kapsamının tespit edilmesi şartlarıyla mümkün olduğu, ancak zorunlu nedenlerle bu
belirlemenin yapılamaması halinde zorunluluk açıkça ortaya konularak ve gerekçelendirilerek kısıtlılık süresinin
uzatılabileceği, gerek Anayasamızda gerek İHAS'de mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına ilişkin olarak çizilen çerçeve
içinde sit alanı ilan edilen gayrimenkuller üzerindeki kısıtlamanın belirli ve öngörülebilir olması gerektiği, bu bakımdan
dava konusu gayrimenkullerin mülkiyet hakkının gerektirdiği ölçüde serbestçe tasarrufunu mümkün kılan koruma
imar planı yapılmadığı gibi, bu konuda Kanunda öngörülen sürenin aşılması noktasındaki zorunluluk da idarece
ortaya konamadığından, mülkiyet hakkının kullanımına yönelik müdahale kamu yararına uygun bulunmasına rağmen,
kanunda öngörülen belirlilik ve öngörülebilirlik koşullarını taşımadığı ve kısıtlılık süresi yönünden doğan belirsizlik
sebebiyle de orantılılık ilkesi ile bağdaşmadığı, sonuç olarak üzerinde yapılaşma imkanı bulunmaması sebebiyle
tasarrufu kısıtlanmış olan dava konusu gayrimenkullerin üzerinde, 2863 sayılı Kanunun 21'inci maddesi uyarınca,
kısıtlılık süresi boyunca, kanun metninde aranan kesin yapılaşma yasağının bulunduğunun kabulü ile her türlü vergi,
resim ve harçtan muaf tutulması gerektiği ileri sürülerek davanın kabülüne karar verilmiş ise de; vergi, resim, harç ve
TBB | 451